hikmetyavas

Eylül 22, 2011

BOYACI REMZİ USTADAN, MİLLİ EĞİTİM BAKANINA VE PROF.DR. MÜNTAZER TÜRKÖNE’YE İNSANLIK VE TARİH DERSİ

Filed under: Köşe Yazılarım ( Denemeler ) — hikmetyavas @ 12:48 pm
Photo by Ceyda on Pexels.com

BOYACI REMZİ USTADAN, MİLLİ EĞİTİM BAKANINA VE PROF.DR. MÜNTAZER TÜRKÖNE’YE İNSANLIK VE TARİH DERSİ

Yazlık evin ahşaplarını boyatmak için Remzi usta isminde bir boyacı çağırdık. Bulgaristan göçmeniymiş. Todor Jivkov yönetiminin zulmüne dayanamadığı için 1989 yılında Türkiye’ye göç etmiş. 

Boyacıya; “Bulgaristan, Avrupa Birliğine girdi. Jivkov döneminde zorunlu olarak göç edenlere Avrupa Birliği pasaportu veriyorlarmış. Sen pasaport aldın mı? Bulgaristan’da kalan akrabalarının durumu senden iyi mi? Şimdi Türkiye’ye göç ettiğine pişman mısın?” diye sordum.

Meğerse Remzi usta çok doluymuş, sözünü kesmeme fırsat vermeden, birden döküldü ve şunları söyledi:

Bak beyim, Cumhuriyet dönemimde Türkiye’de doğup büyüyen insanlarımızın dünyadan haberi yok. Biz, Bulgaristan’da üçüncü sınıf parya muamelesi görüyorduk. Kucağımızdaki bebelerle birlikte, boğaz tokluğuna eşekler gibi çalışıyorduk.  

Sen Belene toplama kampı nedir bilir misin? Belene, Tuna nehri kenarında, yılanlarla dolu ve domuz çiftliklerinin bulunduğu bir adadır. En ufak bir muhalefet gösteren Türkleri, bu adada oluşturdukları toplama kampına atıyorlardı. Bu kampta; dayak, işkence ve tecavüz gibi insanlık dışı her türlü eziyete maruz kalıyorduk.

Doğup büyüdüğümüz topraklarda, bizim de bir vatanımız var diyemiyorduk. Özgürlük bize haramdı.

Ailemle birlikte, Türkiye’ye göç ettim. Şimdi kendime ait bir evim var. İki kızımı okuttum. Bir tanesi, yüksek hemşire oldu. Küçük kızım üniversiteyi bitirdi, şimdi işletme mastırı yapıyor.

Doğup büyüdüğüm topraklarda vatansızdım. Şimdi bir vatanım var. Özgürüm. Ciğerlerime çektiğim hava ve çalıştığım toprak benim vatanımın. Bu ülkede insan muamelesi görüyorum.

Ben çocuklarımla birlikte Çanakkale’ye gittim. Bu topraklar için canını vermiş şehitlerimize dua ettim. Ankara’ya gittim, Bu Cumhuriyeti bize hediye ettiği için Atatürk’e dua ettim. Anıtkabirde yürürken, arkamdan iki yaşlı kadın geliyordu. Birisi diğerine; Atatürk’ün huzuruna gelince, içimizden ona ne söyleyeceğiz? Diye sordu. Öteki hanım; Bizim Atatürk üzerinde kul hakkımız yok. Ama O’nun bizim üzerimizde kul hakkı var. Bu nedenle, Atatürk’ten helallik isteyeceğiz dedi.

Sonradan çok düşündüm. O kadına hak verdim. Atatürk’ün ömrü, bu toprakları bize vatan yapmak için, canını ortaya koyarak savaşlarda geçmiş. Bize özgürlüğümüzü kazandırmış. Yunan işgali altında, aynen bizim Bulgaristan’da çektiğimiz gibi, üçüncü sınıf parya muamelesi görmemizi engellemiş. Şimdi, özgürce insan gibi yaşadığımız bir vatanımız var.

Atatürk, gökten zembille mi indi? O vefat ettiğinde miras bırakacağı hiç mi akrabası yoktu? Akrabalarına bir tek kuruş miras bırakmadı. Bütün varlığını, Türk milletine miras olarak bıraktı. Midesinde, savaş meydanlarında yediği karavanadan ve birazda Cumhur Başkanlığında yediği iki kaşık yemekten başka ne götürdü. Her şeyi boğaz tokluğuna yaptı. Allahın huzuruna kul hakkıyla çıkmadı. Ama O’nun 70 milyon üzerinde hakkı var. Bu nedenle, nankörlük yapmamalı ve Atatürk’ten helallik istemeliyiz.

Bana, Avrupa Birliği Pasaportu aldın mı ve Türkiye’ye göç ettiğine Pişman mısın? Diye soruyorsun.

Avrupa birliği pasaportu almadım. Türkiye’ye göç ettiğime de pişman değilim. Tam tersi, çok mutluyum.

Çünkü Bulgaristan’a akrabalarımı ziyarete gittim. Eskiden, Bulgaristan’da yabancılara emlak ve toprak satışı yasaktı. Tarım ve hayvancılığa önem veriliyordu.

Avrupa Birliğine girmek istiyorsanız; köylülükten kurtulmanız şehirleşme oranını arttırmanız lazım, bununun için tarım ve hayvancılığı desteklemekten vazgeçin, pazarlarınızı açın, yabancılara emlak ve toprak satışını serbest bırakın demişler. Bulgaristan’da tarım ve hayvancılığı desteklemekten vazgeçmiş ve yapancılara emlak ve toprak satışını engelleyen yasağı kaldırmış.

Bulgar pazarını; Avrupa’dan gelen ucuz meyve, sebze ve ithal etle doldurmuşlar. Tarım ve hayvancılığı öldürüp çiftçiyi iflas ettirmişler. Bunun arkasından gelerek, büyük paralar bastırıp toprakları satın almışlar.  Akrabalarım, yine aynı tarlalarda çalışıyor. Ama şimdi o tarlaların sahibi Almanlar ve İngilizler.

Akrabalarımdan bazıları; Almanya, İngiltere ve Fransa’ya gitmişler. Onlarla da haberleşiyoruz. En kabadayısı 600-650 Avro maaş alıyor. Verdikleri ev kirası 600 Avro. Karı koca, çoluk çocuk çalışırlarsa ancak karınlarını doyurabiliyorlar. Üstelik yabancı düşmanlığı nedeniyle hem ağır işlerde çalıştırılıyorlar ve hem de aşağılanıyorlar.

Şimdi Türkiye’de de, yabancılara emlak ve toprak satışını gevşetiyorlarmış. Allah aşkına, şu yakınımızdaki Özdere pazarına bir git. Doğru dürüst Türkçe konuşan duyamazsınız. Hepsi Almanca ve İngilizce konuşuyor. Hepsi, beşer veya onar dönüm bahçeli emlak veya arazi almışlar. Böyle giderse, kendi topraklarımızda vatansız kalacağız diye korkuyorum.

İşte bunun için, Türkiye Cumhuriyeti’nde doğup büyüyen insanlarımızın dünyadan haberi yok diyorum. Kendi topraklarında vatansız yaşamanın ve üçüncü sınıf parya muamelesi görmenin ne demek olduğunu bilmiyorlar. Bazıları bu Cumhuriyete ve Atatürk’e küfrediyor. Ben bunları anlatınca da bana kızıyorlar. Nankörlük ediyorlar” dedi.

Remzi ustanın bu sözleri, bana Türkiye’deki anadan doğma Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı nankörleri hatırlattı. Örneğin:

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer başta olmak üzere Hükümet, çıkardığı kanun hükmünde bir kararnameyle; Milli Eğitim Bakanlığı Kuruluş ve Örgütlenmesini düzenleyen kanundaki “Atatürk inkılâplarını, Türk milletinin milli, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren öğrenciler yetiştirmek” maddelerini kanundan çıkarttı.

Kamuoyunda Fetullah Gülen Cemaatinin yayın organı olarak bilinen Zaman Gazetesinin köşe yazarı Profesör unvanlı sözde bilim adamı Müntaz’er Türköne; Atatürk devrimlerinin ve Atatürkçülüğün silinmesinden o kadar çok mutlu olmuş ki, 18 Eylül 2011 tarihli “Okullar Açılırken” başlığını taşıyan köşe yazısında:

Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in teşkilat kanunundan o çok bilindik ideolojik zırvaları temizlemesi, eğitimde çağ atlamak için en büyük engelin ortadan kaldırılması demek. ‘Atatürk’ü, Türk’ü kanundan çıkarttılar’ diye ağlaşanları, yukarı’daki çerçevenin içine yerleştirmek lâzım. ‘Atatürk Milliyetçiliği’nin, ‘Atatürk ilke ve İnkılâpları’nın ve ‘Türklüğün millî ve manevî Değerleri’nin eğitime, ülkeye, hatta Türklüğe ne faydası vardı? Ne faydası, tersine zararı vardı. Bilhassa Türklüğe.”  Diyor Müntaz’er Türköne Efendi.

Neymiş; “Atatürkçülük, Atatürk ve Türk’ün milli ve manevi değerleri, ideolojik zırvalarmış. Bunların ülkeye ve Türklüğe hiçbir faydası olmamış, aksine zararı olmuş. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in bu gibi zırvaları eğitimden temizlemesi, çağ atlamak için en büyük engeli ortadan kaldırmış.”

Bunları okuyunca; “önce pes ve sonra Allah senin gibi nankörü ıslah etsin” dedim.

Toplum içinde, nemalanmak istediği cemaat ve siyasal iktidarın gözüne girmeyi ve yaranmayı arzulayan bazı tipler vardır. Bu gibi zıpçıktı zibidi tipler, kişisel menfaatleri uğruna her türlü düzenbazlığı yaparlar. Ar damarları çatlamıştır.

Defalarca yazdım, tekrar hatırlatıyorum;   

Bir akademisyen veya gazeteci “iktidara, şeyhine, şıhına, hocasına, hoca efendisine, ağasına veya para babasına” kendisini, kalemini ve vicdanını sattığı zaman YALAN SÖYLER.

Böylece, sadece basın ahlak ilkelerine sadakatini, topluma saygısını, dürüstlüğünü ve Allah korkusunu değil, öyle anlaşılıyor ki UTANMA DUYGUSUNU da kaybediyor.

Müntaz’er Türköne’ nin adının başında “profesör” unvanı var. Profesör demek “ bilim adamı” demektir. Bilim adamlarının kalitesi ve değeri de

 a.     Bilim adamlarının hakemlik yaptığı uluslararası bilim dergilerinde, yayınladığı bilimsel makale sayısıyla,

          b.     Bu makalelerden, istifade ederek alıntı yapan başka bilim adamlarının sayısıyla ölçülür.

Profesör Doktor Müntaz’er Türköne’ nin uluslararası bilim dergilerinde yayınlanmış:

          a.     Bilimsel makale sayısı; SIFIRDIR.

          b.      Müntaz’er Türköne’ nin yazdığı, bilimsel değeri olmayan ıvır zıvır makale ve para kazanmak için yazdığı sözde kitaplardan alıntı yapan uluslar arası bilim adamı sayısı da; SIFIRDIR

          c.      Yayınlanan makale ve kitapların hiçbirisi, uluslararası hakem heyetine sahip bilimsel dergi ve yayınevi değildir.

İşte, Müntaz’er Türköne denen sözde profesörün bilimsel değeri ve kalitesi budur. Bilim dünyasına hiçbir bilimsel katma değer kazandırmamış bu zat, şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitimine yön vermeye ve bilimsel ahkâm kesmeye çalışıyor. Utanmadan ve arlanmadan:

Atatürkçülük, Atatürk ve Türk’ün milli ve manevi değerleri, ideolojik zırvalardır. Bunların ülkeye ve Türklüğe hiçbir faydası olmamıştır, aksine zararı olmuştur. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in bu gibi zırvaları eğitimden temizlemesi, çağ atlamak için en büyük engeli ortadan kaldırmıştır” diyebiliyor.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e gelince;

2005 yılında YÖK Genel Kurulu, “İşletme Yönetimine Giriş isimli kitabında aşırma yaptığı” gerekçesiyle, “üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası” verdi ve profesörlük unvanını elinden aldı. 2008 yılında Ankara 1. İdare Mahkemesi “intihal gerçekleşmiştir” kararı verdi. Böylece; Ömer Dinçer’in, YÖK tarafından “intihal” yaptığına ilişkin verdiği karara yaptığı itirazı reddetti ve başka bilim adamlarının eserlerinden çalıntı yaptığını tescil etti.

Bilindiği gibi Ömer Dinçer, 1995 yılında yaptığı ve tartışmalara yol açan konuşmasında:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu sırada ortaya atılan Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tabir edilen Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür…”  diyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin değiştirilmesi gerektiğini savunuyordu.

Siyasal iktidar, aradı taradı ve bulunmaz Hint kumaşı gibi, kendi dünya görüşüne en uygun olarak Ömer Dinçer’i buldu ve Milli Eğitim Bakanı yaptı. Artık, evlatlarımızın ve torunlarımızın geleceklerini, işte bu zihniyete sahip kafalar şekillendirecek.

Atatürk ilke ve devrimlerini sildikleri zaman, Türkiye’ye çağ atlatacaklarını zanneden bu nankör gafillere, Atatürk zamanında bu ülkeye neler kazandırıldığının bazılarını kısaca hatırlatmak isterim. Örneğin:

            a.     Her şeyden önce Atatürk; bizlere, üzerinde özgürce yaşadığımız bir vatan bıraktı.

            b.     Bizleri, yabancı işgalinden ve egemenliğinden kurtararak, üçüncü sınıf parya muamelesi görmemizi önledi ve bağımsız bir ülkenin özgür vatandaşları yaptı.

            c.     Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi (tapusu) olan “Lozan Antlaşmasını” uluslararası Camiaya kabul ettirildi.

            d.     Türkiye Cumhuriyeti, Milletler Cemiyeti’ne ( Birleşmiş Milletlere) dünya milletler ailesinin eşit ve onurlu bir üyesi olarak kabul edildi.

            e.     Türk Harfleri kabul edildi.

            f.     Ülke çapında eğitim seferberliği başlatıldı ve bu kapsamda:

                    1.     Çocuklarımızın eğitimine önem verildi ve ilköğretim zorunlu hale getirildi.

                    2.     Milli Eğitim Bakanlığına temel teşkil eden “Öğretim Birliği Kanununu” kabul edildi.

                    3.     16-45 yaş arasındaki okuma yazma bilmeyen vatandaşlara okuma yazma öğretmek için “Millet Mektepleri” açıldı.

                    4.     Köy Öğretmen Okulları” açıldı.

                    5.     10 ilde “Bölge Sanat Okulları” açıldı.

                    6.     İstanbul Üniversitesi” hizmete girdi.

             g.     Danıştay kuruldu.

              h.     Türk Medeni Kanunu” kabul edilerek, kadın ve erkek eşitliği sağlandı

              i.       İlk defa kadınlar avukat olarak mahkemelerde görev aldı.

               j.       Kadınlara, seçme ve seçilme hakları verildi.

               k.     Ülkemizin sanayileşmesi için “ Sanayi Teşvik Kanunu” çıkarıldı.

      l.       Aşağıdaki fabrikalar ülkemize kazandırıldı:

 1.     Gölcükte tersane kuruldu

 2.     Adana mensucat fabrikası üretime geçti.

 3.     Alpullu şeker fabrikası işletmeye açıldı.

 4.     İstanbul’da inşaat demiri üreten haddehane üretime geçti.

 5.     Kayseri uçak motor fabrikası açıldı.

 6.     Eskişehir Uçak Bakım Fabrikası üretime geçti.

 7.     Bakırköy çimento fabrikası kuruldu.

 8.     Uşak şeker fabrikası üretime geçti.

 9.     Bünyan dokuma fabrikası hizmete girdi.

 10. Bursa dokumacılık fabrikası açıldı.

 11. Ankara çimento fabrikası kuruldu.

 12. İstanbul Bomanti’de mensucat fabrikası hizmete girdi.

 13. Gaziantep’te mensucat fabrikası işletmeye açıldı.

 14. Ayancık kereste fabrikası kuruldu.

 15. Mecidiyeköy likör ve kanyak fabrikası hizmete girdi.

 16. Eskişehir şeker fabrikası açıldı.

 17. Sümerbank faaliyete geçti.

 18. Keçiborlu kükürt fabrikası üretime geçti.

 19. Turhal şeker fabrikası açıldı.

 20. Isparta gülyağı fabrikası kuruldu.

 21. Sümerbank Bakırköy Bez Fabrikası üretime geçti.

 22. Bursa’da süttozu fabrikası açıldı.

 23. Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası hizmete girdi.

 24. Zonguldak Antrasit Fabrikası kuruldu.

 25. Sümerbank Kayseri Dokuma Fabrikası üretime geçti.

 26. Ankara Mamak Gaz Maskesi Fabrikası açıldı.

 27. Sümerbank Malatya İplik ve Bez Fabrikası hizmete girdi.

 28. İzmit Kâğıt ve Karton Fabrikası üretime geçti.

 29. Sümerbank Konya Ereğlisi Dokuma Fabrikası üretime başladı.

 30. Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası açıldı.

 31. Gemlik Suni İpek Fabrikası kuruldu.

 32. Türk Hava Kurumu, Ankara’da Uçak Fabrikası Kurdu.

   m.  Devlet Demiryolları kuruldu:

 1. Eskişehir Cer Atölyesinde demiryolu malzemeleri üretimi başladı.

 2. Ankara-Kayseri Demiryolu açıldı.

 3. Samsun-Havza- Amasya Demiryolu yapıldı.

 4. Kütahya-Tavşanlı Demiryolu hizmete sokuldu.

 5. Amasya-Zile Demiryolu açıldı.

 6. Kütahya-Emirler, Fevzipaşa-Gölbaşı demiryolları hizmete girdi.

 7. Ankara-Sivas demiryolu hattı ulaşıma açıldı.

 8. Kayseri-Şarkışla demiryolu yapıldı.

 9. Gölbaşı-Malatya demiryolu hizmete sokuldu.

 10. Samsun-Sivas demiryolu ulaşıma açıldı.

 11. Kütahya-Sivas demiryolu hizmete girdi.

 12. Ulukışla-Niğde demiryolu yapıldı.

 13. Ulukışla-Kayseri demiryolu ulaşıma açıldı.

 14. Fevzipaşa-Ergani-Diyarbakır demiryolu ulaşıma sokuldu.

 15. Afyon-Isparta demiryolu yapıldı.

 16. Çatalağzı-Zonguldak demiryolu hizmete girdi.

 17. Ayrıca, yabancıların elinde bulunan stratejik öneme sahip 12 demiryolu hattı, parası ödenerek yabancıların elinden alındı.

 n.     Ülke Ekonomisini canlandırmak, sanayici, esnaf ve çiftçiyi kredilerle desteklemek maksadıyla aşağıdaki bankalar kuruldu:

 1. Devlet olmanın şartı olan Merkez Bankası kuruldu.

 2. Türkiye İş Bankası kuruldu.

 3. Türkiye Tütüncüler Bankası kuruldu.

 4. Sanayi ve Madenler Bankası kuruldu.

 5. Emlak ve Eytam bankası kuruldu.

 6. Türkiye Sanayi Kredi Bankası kuruldu.

 7. Sümerbank kuruldu.

 8. Halk Bankası kuruldu.

 9. Etibank kuruldu.

 10. Ziraat Bankası kuruldu.

 11. Denizbank kuruldu.

 12. İller Bankası kuruldu.

 o.     Bu günkü Telekom’un altyapısı olan; Türk Telsiz Telefon şirketi kuruldu.

 p.     Çiftçiyi kalkındırmak maksadıyla Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri kuruldu.

 q.     Sanayi Teşvik Kanunu ile toplam 1473 işletme teşvikten yararlandırıldı.

 r.      Yabancı gemilere tanınan ayrıcalıkları kaldıran Kabotaj Kanunu yürürlüğe girdi. Yabancıların elindeki Haydarpaşa ve İzmir gibi limanlar paraları ödenerek devletleştirildi.

Atatürk ve İnönü döneminde yapılan atılım ve yatırımları, kronolojik bir sıra dâhilinde ayrıntılarıyla görmek ve öğrenmek isteyenlerin; (Yahoo-Çelebi Grubundan) Sayın Erdal KIZILÇAY’ın büyük emekler vererek hazırladığı çok değerli çalışmayı  www.ezberbozanbilgiler.com  adresine girerek incelemelerini öneriyor ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Atatürk zamanında, nankörlerin beğenmedikleri Atatürk İlkeleri uygulanmak suretiyle bunlar yapıldı.

Uzun süreli harplerden çıkmış, yakılmış, yıkılmış, kadınları tecavüze uğramış ve milleti fakrı zarurete düşmüş bir ülkenin küllerinden yepyeni özgür bir vatan ve devlet yaratıldı.

Atatürk zamanında bu eserler yaratılırken ve bu yatırımlar gerçekleştirilirken:

1. Bir tek kuruş borç alınmadı. Borç alınmadığı gibi Osmanlı’nın bıraktığı Düyun-u Umumiye borçları da ödenmeye başlandı.

 2. Üstelik 1929 -1932 arası Dünya tarihinde şu ana kadar yaşanan en büyük kriz olan “Dünya Ekonomik Bunalımı” dönemiydi.

Milli Eğitimden, Atatürk’ü ve ilkelerini silerek “ülkeye çağ atlatacağını” zanneden Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz, vicdansız nankörler; Atatürk kısacık ömründe bunları yaparken sizler:

a.     Bu Cumhuriyetin 80 yıllık birikimlerini yabancılara sattınız.

b.     Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmedik şekilde, şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarını yabancılara sattınız ve satmaya devam ediyorsunuz.

 c.     Tarım ve hayvancılığı öldürdünüz.

 d.     Ülkeyi borç batağına soktunuz.

 e.     Bölücüleri ve terörü azdırdınız. Ülkeyi kan gölüne çevirdiniz.

 f.      Habur sınır kapısından giren teröristlerin ayaklarına, Türk hukukunda olmayan seyyar mahkeme gönderdiniz. Pişman olmadıklarını söylemelerine rağmen, Etkin Pişmanlık Yasasından yararlandırarak teröristleri serbest bıraktınız.

 g.     Teröristleri serbest bırakırken, Türk Ordusu’nun terörle mücadele eden madalyalı kahramanlarına “Terörist damgası vurarak” hapislere tıktınız.

Artık bu millet, sizin ne olduğunuzu ve kimlerin değirmenine su taşıdığınızı anlamalıdır.

Amerika Birleşik Devletlerinde  “Kuzey Amerika Ulusal Kürt Kongresi” isimli, kısa adı KNC olan bir kuruluş var. Bu kuruluşun düzenlendiği 1nci Konferansın açılış oturumunda, ikinci sözü alan, Türkiye Kürtlerini  ve PKK’yı temsilen katıldığı belirtilen Süleyman KURTİR:

Kürtler, Kemalist hareketi yok etmek için bilimsel projeler başlattı

 Geçmişte Türkiye’de, Komünist veya dinsiz olarak suçlanan Kürtler şimdi İslam’a geri dönüyor.

Çünkü son zamanlarda daha çok İslamcılaşan Türk hükümetine nüfuz edebilmek için Kürtler İslam’a katkıda bulunuyor”  diyor.

Bölücüler ve teröristler neden Kemalist hareketi (Atatürkçülüğü) yok etmek istiyor?

Çünkü Kemalist hareketin temeli; “Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğe” dayanmaktadır. Kemalist hareketi (Atatürkçülüğü) yok etmeden Türkiye Cumhuriyetini bölüp parçalayamazsınız. İşte bunun için PKK ve bölücüler, Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü yok etmek istiyorlar.

Şimdi gördünüz mü, Milli Eğitimden Atatürk’ü ve Atatürk İlkelerini silerek “Ülkeye çağ atlatacaklarını” iddia edenlerin kime ve neye hizmet ettiklerini.

Ama onlara; Bir iyi ve iki kötü haberim var:

 a.     İyi haber; Mensup olduğunuz cemaat, bölücüler ve teröristler size madalya takacak.

 b.     Kötü haberler ise:

 1. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, tarih önünde Atatürk’ü ve İlkelerini silemeyeceksiniz. Buna gücünüz yetmeyecek.

 2. Bu millet elbet bir gün uyanacak ve yaptıklarınızın hesabını soracak. O gün ne zaman gelecek bilmiyorum ama mutlaka gelecek.

  Bu ülkenin birlik ve beraberliğini isteyenlere selam ve saygılarımı sunarım.

Hikmet YAVAŞ (İZMİR) hikmetyavas@gmail.com

https://hikmetyavas.wordpress.com/

 

2 Yorum »

  1. […] 67.BOYACI REMZİ USTADAN, MİLLİ EĞİTİM BAKANINA VE PROF.DR. MÜNTAZER TÜRKÖNE’YE İNSANLIK VE … Like this:BeğenBe the first to like this post. Yorumlar (4) […]

    Pingback tarafından YAZI BAŞLIKLARI ( Lütfen okumak istediğiniz yazının üzerini tıklayın ) « hikmetyavas — Eylül 22, 2011 @ 8:11 pm | Cevapla

  2. Sayın, Hikmet bey, kopyala yapıştır yöntemiyle emeklerin çalındığı internet ortamında, Sayın Erdal Kızılçay’ın hazırladığı çalışmayı Ezber Bozan Bilgiler sitesine kaynak linki vererek almanız bizi çok mutlu etti. Biz de sizin bu güzel yazınızı, sizin yazar isminiz altında ve sizin sitenize kaynak linki vererek Ezber Bozan Bilgiler sitesine almak isteriz. Yanıtlarsanız seviniriz. Saygılar. Ezber Bozan Bilgiler Site Yönetimi

    Yorum tarafından Serdar Hakyemezoğlu — Eylül 26, 2011 @ 10:06 pm | Cevapla


RSS feed for comments on this post. TrackBack URI

Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.